Uzmanlar, Suriye’ye hava saldırısında İranlı iki generalin öldürülmesinin ardından, İsrail’in Şam’daki bu saldırıyla ABD-İran mutabakatının önüne geçmeyi hedeflediğini söyledi.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Kıdemli Araştırmacısı Doç. Dr. Murat Aslan, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bayram Sinkaya ve İran uzmanı Dr. Mehmet Koç, dün İran’ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasına düzenlenen saldırıya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
İran Devrim Muhafızları Ordusu, İran’ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasına İsrail tarafından düzenlenen füze saldırısında Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi ile Tuğgeneral Muhammed Hadi Hac Rahimi dahil 7 yetkilinin hayatını kaybettiği duyurmuştu.
“Bu bir devletin diğer devlete defakto savaş ilanıdır”
Aslan, şimdiye kadar İran’da farklı grupları ve unsurları hedef alan İsrail’in, söz konusu saldırısının öncekilerden farklı olduğunu belirterek “Bu bir devletin diğer devlete defakto savaş ilanıdır.” dedi.
İran ve İsrail’in yeni bir evreye girdiğini kaydeden Aslan, “İran, İsrail ve ABD’ye karşı sadece dolaylı, örtülü ve kendisinin ön planda olmadığı saldırıları organize ediyordu. Ancak şu an itibarıyla hem devrim muhafızlarının Suriye’deki komuta kademesinin elimine edilmesi hem de İran toprağı olarak sayılan bir binaya saldırı düzenlenmesi nedeniyle kendi yöntemini biraz değiştirecek.” ifadelerini kullandı.
Aslan, İsrail tarafından İran’ın bölgede emir komuta hiyerarşisini “tamamen felç hale getirecek” bir hedef seçimi yapıldığını söyledi.
İsrail’in bölgede şimdiye kadarki saldırılarının İran’ın pozisyonunda çok büyük değişikliklere neden olmadığını dile getiren Aslan, “Ama dünkü olay kısa süreli olsa da İran’ın sisteminde büyük bir aksaklık meydana getirecek.” dedi.
Aslan, “Benim gördüğüm kadarıyla İsrail, İran’a net bir siyasi mesaj verdi. Çünkü daha önce adı konmamış bir uzlaşı vardı, o da şu; Suriye’de İran milislerinin İsrail sınırından belli bir mesafe geri çekilmesi talep edilmişti. Şu an Gazze’deki bu gelişmeler sonrasında İsrail, İranlı milisleri daha geriye ittirmek istiyor. Bunun için de siyasi bir baskı aracı olarak bu tip saldırıları kullanmak istiyor.” diye konuştu.
İran ve ABD arasında Umman’da bir dizi gizli ve dolaylı görüşmeler yapıldığının bilindiğine işaret eden Aslan, “Bu görüşmelerin amacı İranlılar açısından düşünürseniz yaptırımların hafifletilmesi. Çünkü bir petrol krizi yaklaşıyor. Bu petrol krizinde İran, kendi pozisyonunu sağlamlaştırmak istiyor. ABD açısından okumak gerekirse o görüşmeleri, Amerikan üslerine, Irak ve Suriye’de saldırıların olmamasını istiyorlar ve aynı zamanda özellikle İran’ın Yemen’deki etkisiyle tabii ki bir enerji ajandası var.” ifadelerini kullandı.
Aslan iki ülke arasındaki söz konusu görüşmelerin İsrail açısından istenmeyen görüşmeler olduğunu ifade ederek, “Büyük bir ihtimalle bu saldırının bir diğer ayağı Amerikalılarla İran arasında tesis edilecek muhtemel bir dolaylı diplomasinin önüne geçilmesidir.” dedi.
“İsrail, ABD ile İran arasında bir çatışmayı tetiklemek için bir hayli çaba sarf etti”
İran uzmanı Koç, İsrail’in “Aksa Tufanı” operasyonunun arkasında İran’ın olduğu konusunda ısrar ederek, ABD ve diğer Batılı güçleri İran’a karşı harekete geçirmeyi amaçladığını, buna karşın ABD’nin böyle bir planının olmadığını dile getirdi.
Bölgede ABD ve İran’ın sık sık karşı karşıya geldiğini, son olarak ABD’nin Ürdün-Suriye sınırındaki askeri üssünün İran destekli gruplar tarafından hedef alındığını ve 3 ABD askerinin öldüğünü hatırlatan Koç, “Bu saldırı sonrasında, Amerika ile İran arasında yürütülen diplomatik müzakereler, iki tarafı da daha temkinli hareket etmeye sevk etti. O gün bugündür İran’ın ‘proxy’leri (vekilleri) Amerikalı askerlerin canına mal olacak bir saldırıda bulunmuyor.” ifadelerini kullandı.
Koç, İsrail’in bölgedeki İran unsurlarına yönelik saldırılarını artırdığını hatırlatarak, “Fakat son saldırı askeri amaçların da ötesinde diplomatik misyonların da hedef haline geldiğini gösterdi. İsrail, ABD ile İran arasında bir çatışmayı tetiklemek için bir hayli çaba sarf etti, başarılı olamayınca dozunu artırdı. Böylece İran’ı misilleme yapmaya zorluyor.” dedi.
Diplomatik misyonların hedef alınmasının ülke topraklarının hedef alınması anlamına geldiğini dile getiren Koç, İran kamuoyunun caydırıcı bir karşılık mı verelim yoksa stratejik bir şekilde sabır mı gösterelim ikilemi yaşadığını söyledi.
Koç, “İran, başka bir ülkenin topraklarında İsrail’i hedef alacaksa bunu yine ‘proxy’ler üzerinden yapacaktır.” diye konuştu.
İsrail’in konsolosluk saldırısından sonra İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın, “ABD’nin diplomatik anlamda İran’daki temsilcisi sayılan İsviçre’nin maslahatgüzarını” dışişlerine çağırdığını ve bunun sorumlusunun Amerika olduğunu ifade ettiğini kaydeden Koç, İran’ın vekil güçleri üzerinden ABD’nin bölgedeki askeri varlığını hedef alması durumunda İsrail’in amacına ulaşacağını dile getirdi.
Koç, İran milletvekillerinin karşılık olarak İsrail’in Bakü Büyükelçiliği’nin vurulması önerisinde bulunduğunu fakat bunun gerçekçi olmadığını ifade etti.
İsrail’in üç unsura dayanarak bu saldırıyı gerçekleştirdiğini kaydeden Koç, şunları söyledi:
“Bir, İran’ı karşılık verebilecek pozisyonda görmüyor. İki, Amerika ile olan stabil durumu bozmaya çalışıyor. Üç, İran kamuoyunda caydırıcılık fonksiyonunun işlevsiz hale geldiği tartışmalarını daha da derinleştiriyor.”
“İran’ın aynı dozda karşılık vereceğini ve İsrail’de bir hedefin vurulacağını zannetmiyorum”
Doç. Dr. Sinkaya, İran’ın Suriye’deki faaliyetlerinden ve özellikle İran’a ait birliklerin ve yakın grupların sınırlarına yaklaşmasından İsrail’in uzun süredir rahatsız olduğunu, bu kapsamda Rusya ve İsrail’in daha önce mutabakata vardığını ve İran unsurlarının İsrail sınırına 60 kilometreden fazla yaklaşmadığını kaydetti.
İsrail’in zaman zaman İran unsurlarına saldırılar düzenlediğini anımsatan Sinkaya, bu saldırılarda Rusya’nın hava savunma sistemlerinin İran’ı korumamasının da söz konusu anlaşmanın bir parçası olduğunu dile getirdi.
Sinkaya, “Daha önceden İranlı komutanlar kayıp veriyordu Suriye’de. Ama bunlar daha çok Suriyeli muhaliflerle çatışmalarda ya da oradaki terör örgütleriyle çatışmalarda ortaya çıkan kayıplardı. Şimdi İran’ın kayıplarının büyük ölçüde İsrail tarafından verdirildiğini görüyoruz.” dedi.
İsrail’in kendini topyekun bir savaşın içinde gördüğü ve sınırlayacak bir faktör tanımadığından diplomatik misyon vuracak kadar ileri gidebildiğini kaydeden Sinkaya, “İran’ın aynı dozda karşılık vereceğini ve İsrail’de bir hedefin vurulacağını zannetmiyorum. İran’ın söylemlerine göre, halihazırda gerek Hizbullah gerek Hamas gerekse de diğer milisler üzerinden, İsrail’e karşı bir savaş yürütülmekte. Dolayısıyla aynı dozda bir kayıp verdirmeye çalışacaklarını zannetmiyorum.” ifadelerini kullandı.
Sinkaya, “İran’ın aynı dozda karşılık vermesi savaşın daha çok yayılmasına neden olacak. Bunun yerine, İsrail’e değil de Orta Doğu’da farklı bölgelerdeki, farklı ülkelerdeki İsrail temsilcilikleri ya da İsrail’le bağlantılı yerler hedef olabilir. İsrail’e karşı Amerikan hedeflerini de vuracaklarını zannetmiyorum.” diye konuştu.