◊ “Sadık Ahmet” filmiyle beyazperdedesiniz. Gerçek bir hayat hikâyesini anlatıyor film. Bu projenin sizi en çok etkileyen yanı ne oldu?
– Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türklüğün önemini ihtiva eden ve en önemlisi Türk diasporasında (gurbetçi Türkler) önemli bir şahsiyet olan Sadık Ahmet’i anlatan filmde oynamak; bu hikâyenin Türk halkına ve yurtdışında yaşayan Türklere de örnek olması açısından mutluluk verici. Kuşkusuz beni etkileyen en önemli konu, kurulan baskıya karşı Türk azınlıkları koruyabilmek adına demokrasiyi kullanarak yaptığı akıllıca hamleler ve ailesiyle birlikte aldığı destek oldu.
◊ Siz Sadık Ahmet’in eşini canlandırdınız. Nasıl biri eşi?
– Türklüğü muhafaza eden bölgedeki azınlığa ses ve lider olmaya kendini adamış, korkusuz, mücadeleci bir karakterin destekçisi olmuş güçlü bir yoldaşı oynamak bana da bir onur kaynağı oldu. Kendisini tanıyıp, verdikleri mücadeleyi kendisinden dinleyince bunları izleyicilere aktarmayı kendime görev addettim. Türkiye’nin Türk diasporasını daha güçlü hale getirmesi açısından Sadık Ahmet’in verdiği mücadelenin yol göstermeye devam etmesini diliyorum.
YILDIZ KENTER FİLMİ GÜZEL OLMAZ MI?
◊ Canlandırdığınız karakterle aranızda benzer yanlar var mı?
– Benzer yanlarımız var mı, hiç düşünmedim. Sadece onu algılamaya ve yaşamaya çalıştım tüm çekim süreci boyunca. Kendimden bir parça bulmaya çalışmadım açıkçası.
◊ Role hazırlık sürecinde neler yaptınız?
– Rol için çok fazla hazırlık süreci olmadı maalesef. Işık Sadık Ahmet’in anlattıklarını okuduklarımla harmanlayıp sete çıktım.
◊ Gerçek kişilerin hayatından uyarlanan dizi ve filmler büyük ilgi görüyor. Sizce başka kimlerin hayatı film olmalı?
– Yıldız Kenter’in hayatı film olsa mesela, güzel olmaz mı? Sadece erkeklerin var olabileceği düşünülen bir alanda adını duyuran Sabiha Gökçen ya da? Birçok alanda isimlerini tarihe altın harflerle yazdıran tüm kahramanların hayatları yapılmalı bence.
◊ Siz kimi canlandırmak isterdiniz?
– Yıldız Kenter ve Hale Asaf’ı canlandırmak isterdim.
◊ Daha önce dönem dizilerinde de rol aldınız. Geçmiş yılları bu projeler sayesinde yaşama şansınız oldu. Peki hangi dönemin insanısınız sizce?
– Ben henüz hissettiğim döneme ait bir iş çekemedim ve Türkiye sınırları içerisinde sanırım çekemeyeceğim. Mesela “Boleyn Kızı” ya da “Elizabeth” filmlerinin dönemleri ilgimi çekiyor.
PEMBE BİR YALAN BİLE İNANCIMI YIKABİLİR
◊ Bir röportajınızda “Karşımdakine güven duygusu oluştuktan sonra duvarlarım kalkar” demişsiniz. Güven duygusu zor mu oluşur sizde?
– Benim için güven duygusunun anlamını tarif etmem o kadar zor ki. Küçücük pembe bir yalan bile tüm inancımı yıkabilir. Bir anda herkesten kilometrelerce uzakta hissedebilirim kendimi.
◊ Sosyal medya paylaşımlarınızdan kızınızla arkadaş gibi olduğunuz anlaşılıyor. Nasıl bir iletişiminiz var?
– Onun bir birey olduğunu ve bu hayatı tecrübe etmeye geldiğini, hatalarıyla, başarılarıyla, tercihleriyle her anında yanında olacağımı kabul etmekle başladı yolculuk. Sonrasında güvenli bağlanma bazen benim tarafımdan endişeyle karışsa da onun renkli dünyasını yaşamak, her gün ondan yeni bir bilgi almak benim için hayata yeniden başlamak gibi. Onu doya doya her istediğini duyarak, yaralamadan, korkarak ama bir şekilde yakalayarak, kısacası yuvarlanarak hayatımıza devam ediyoruz. Büyüyoruz birlikte.
Ben aşk kadınıyım
◊ Sadık Ahmet’in en büyük destekçisi eşi. Siz de özel hayatınızda sevgilinizin ya da eşinizin en büyük destekçisi mi olursunuz? Zorluklara karşı güçlü duranlardan mısınız?
– Hayat paylaşımdır. Aynı yastık, aynı ev, dostlar, kitaplar, yollar, fikirler, yediğin yemek, bazen kısacık sohbet… Bunlar o kadar kıymetlidir ki, küçücük bir tartışmada ya da yaşanılan zorluklarda güçlü durmak ilişkinin temelidir. Eğer bu temel sağlam değilse savrulursun, bağlanamazsın, sen çabalarsan da karşıda arızalar oluşur. Kısacası ben aşk kadınıyım. Sarılın sıkıca, böylece her türlü zorluğun üstesinden gelir insan.
◊ İlişkinizin yürümeyeceğini anladığınızda ona şans üstüne şans tanıyanlardan mısınız, direkt kestirip atanlardan mı?
– İlişkiye başlarken sanırım ilk gün ne hissederseniz son gün de aynı his sizi kucaklıyor. Ben de hep kendime “Hayır, yanılıyorsun” demeyi ümit ettim. Yani şans üstüne şans tanıyanlardanım, çünkü özünde insan değişmese de yaşanmışlığın getirdiği olgunlukla hoşgörü ve anlayış ortaya çıkıyor ve karşındakine saygı duymayı öğreniyorsun. Halihazırda iki farklı karakter. Bu, dostluklar için de geçerli. Anlaşamadıkları çok yer olabilir. Önemli olan hoşgörü diye düşünürsek, insanlar eğer ki niyet ediyorsa bir yola, o uğurda kendini geliştirebilir diye düşünüyorum.
ANNE NUR’UN YAŞI 8’E İNEBİLİYOR
◊ Anne Nur ile oyuncu Nur arasında ne gibi farklar var?
– Oyy, anne Nur’un yaşı 8’e inebiliyor, oyuncu Nur istese yaş 8’e iner mi bilmiyorum! (Gülüyor) Sanırım hayatımın her alanında renkli, mutlu ve kalbi sevgiyle atan biriyim, bazen kalkanlarımı örsem de… Bu yüzden anne ve oyuncu Nur arasında bir fark var mı, sanmıyorum. Ben olduğum gibiyim.
◊ İş dışında neler yaparsınız? Bilmediğimiz bir hobiniz var mı?
– Tabii ki var, farklı yerler keşfetmek mesela. Bu nedenle bol bol seyahat ediyorum. Spor yapmak tüm stresimi atıyor, resim yapmak zihnime iyi geliyor. Hatta bu aralar kızımla evin bir bölümüne atölye yaptık, o da resim yapmayı seviyor.
◊ İnternette hakkınızda araştırma yaptığımda karşıma ilk çıkan, duru güzelliğinizle ilgili övgüler oldu. Bu durum sizi mutlu ediyor mu, yoksa sadece işi konuşulsun isteyenlerden misiniz?
– Beğenilmek insanı güzel hissettiriyor tabii ki ama ben dış görüntüden çok kalpten gelen bir tebessümün insana farklı bir güzellik kattığına inanıyorum. Bu nedenle sevin, sevilin. Bazen bir çiçeği, bazen çocuğunuzu, bazen işinizi sevin. Hayatı sevin ki her türlü olumsuzluktan zaferle çıkın. Yüzünüze oturan yaş alma çizgileriyle barışarak hayatı güzelleştirin. Sanırım kendini çok da güzel bulmayan biri olarak enerjimin yüksek olduğunu ve hayata hep gülen gözlerle baktığımı kabul ediyorum.
Bihter filmini sevdim
◊ “Aşk-ı Memnu” dizisindeki ‘Peyker’ rolüyle adınızı duyurmuştunuz. Son çekilen “Bihter” filmi çok eleştirildi. Siz izlediniz mi, nasıl buldunuz?
– İzledim, herkesin emeğine sağlık. Farklı bir yerden yorumlanmış ve güzel bir iş olmuş. Ben sevdim.