Batman Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Akademik Çalışmalar Koordinatörü Dr. Mehmet Rakipoğlu, İsrail’in Filistin kültürel mirasını sistematik bir şekilde nasıl hedef aldığını ve yok ettiği kültürel mirasla Filistin direnişinin gücünü kırma çabasını AA Analiz için kaleme aldı.
***
İsrail, 1948’de kurulduğundan beri Filistin başta olmak üzere Mısır, Suriye ve Ürdün topraklarını işgal ediyor. İsrail’in uluslararası hukuka aykırı biçimde sürdürdüğü işgal ve özellikle Filistinlilere yönelik tatbik ettiği soykırım çok boyutlu biçimde işleniyor ve sadece askeri yollarla gerçekleşmiyor; aynı zamanda kültür, tarih, sanat gibi direniş açısından önemli noktalara da tekabül ediyor. 7 Ekim sonrası daha da net şekilde zuhur eden kültürel ve tarihi işgal ve soykırım İsrail’in iki devletli çözüme karşı olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail, Filistin’in oluşmasını sağlayacak kültür, tarih gibi değerlerin de yıkılmasını önceliyor.
Sistematik soykırım
Kasım ayının sonlarından itibaren başlayan ve her gün devam eden İsrail’in yoğun bombardımanı sadece sivilleri değil aynı zamanda Filistin’in tarihi belgelerini de hedef aldı. Örneğin İsrail, Gazze şehir merkezinde yer alan Gazze Kent Arşivi’ni yok ederek Filistin ve Gazze tarihini ortadan kaldırmayı hedefledi. Dolayısıyla İsrail, Filistin’in devletleşmemesi için gerek sivilleri gerekse tarihi belgeleri ve kültürel mirası da doğrudan hedef alıyor. Nitekim Gazze Kent Arşivi’ndeki Filistinlileri birbirine bağlayan ve Filistin’in bağımsız bir devlet olması noktasında kritik öneme sahip tarihi belgeler ve kültürel miras İsrail açısından varoluşsal tehdit olarak algılanıyor.
İşgal altındaki Batı Şeria’da faaliyet gösteren Birzeit Üniversitesinin paylaşımları, İsrail’in nasıl kültürel ve tarihi bir soykırım işlediğini ortaya koyuyor. Paylaşılan fotoğraflar, İsrail’in işgalci bir aktör olarak Gazze Belediyesinin merkezi arşivini, binlerce tarihi belgeyi, bir şehri, medeniyeti ve tarihi tamamen yok etmeyi hedeflediğini gözler önüne seriyor. Nitekim arşivde yer alan belgeler, 100 yılı aşkın bir tarihe dayanıyor ve nesiller öncesi jenerasyonlarla irtibat kurulmasını sağlıyor. Dolayısıyla söz konusu durum, Filistin’in ve halkının bölgedeki kadim varlığına doğrudan bir kanıt niteliğindedir.
Arşiv Gazze ve halkının tarihini belgeleyen bilgilerin yanı sıra Gazze şehrinin kentsel gelişim ve kırsal yaşam planlarını da barındırıyor. Dolayısıyla bu belgelerin ortadan kaldırılması, İsrail’in bu topraklar üzerindeki hak talep etme argümanına da hizmet ediyor. Diğer bir deyişle İsrail, Gazze’yi tekrar işgal etmek isterse tarihi ve kültürel belgelerin ortadan kaldırılması nedeniyle Filistinlilerin bu topraklarda yaşadıklarının kanıtlanması oldukça zorlaşıyor.
Tarihi ve kültürel mekanlar
Aslında İsrail’in kültürel ve tarihi soykırımı yeni bir fenomen değil. Nitekim İsrail, 1948’den beri Filistin topraklarının Filistinlilere ait olmadığını ispatlamak için sistematik biçimde belge yok etme, kültürel mirası ortadan kaldırma adımları attı. Örneğin İsrail, 1982’de Lübnan işgali sırasında Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Beyrut’taki arşivini hedef aldı. 7 Ekim’den sonra yüzde 70’i çocuk ve kadın olmak üzere 20 binin üzerinde sivili öldüren İsrail, aynı zamanda Gazze’deki arkeolojik bölgeleri, müzeleri, kültürel merkezleri, kilise ve camiler gibi kültürel mirasa ait binaları yıktı.
7 Ekim’den bu yana İsrail’in kültürel soykırımının zuhur ettiği birçok önemli binadan bahsedilebilir. Ancak Büyük Ömer Cami ya da Gazze Ulu Cami, İsrail’in yıktığı binalar arasında en önemlerinden. Gazzelilerin küçük Mescid-i Aksa olarak tanımlandığı Gazze’nin en eski camisinin hedef alınmasının temel nedeni bu yapının İsrail işgaline karşı direniş bilinci oluşturmasıdır.
7 Ekim’den beri 104 camiye saldıran İsrail’in bu yıkımı sadece Gazze ile sınırlı değil. Cenin gibi direniş açısından kritik noktalarda da İsrail camileri hedef alıyor. Cenin’deki El-Ensar Camisi’ni hedef alan İsrail aynı zamanda Hristiyanlara ait kutsal mekanlara da saldırıyor. Örneğin milattan önce (MÖ) 425’te inşa edilen ve dünyanın en eski kilisesi sayılan bir Rum Ortodoks kilisesi olan Aziz Porphyrius Kilisesi de İsrail tarafından hedef alındı. Burada çok sayıda Hristiyan öldürüldü. Raşid el-Şevva Tarihi Kültürel Merkezi de İsrail’in bombardımanına maruz kaldı. 1985’te kurulan ve kültürel hizmetler sağlayan bu merkezde de tiyatro ve 20 binin üzerinde kitaba sahip bir kütüphane bulunuyordu.
Yaser Arafat, Mavi Marmara gibi anıtları yıkan İsrail, Filistinlileri bir araya getirebilecek her türlü düşünceyi veya somut nesneyi tehdit olarak algılıyor. Bu sebeple Filistin halkının direniş mücadelesini simgeleyen meçhul askeri anıtlar yerle bir edildi. İsrail’in kültürel soykırımının bir diğer amacı da Filistin’in dünya kültürel miras sisteminden uzaklaştırılmasıdır. Örneğin bu sebeple geçen yıl Gazze’nin güneyinde bulunan 2 bin yıllık Roma mezarlığı saldırılarla yok edildi.
Ayrıca Gazze’nin bilinen ilk limanı ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası ön listesinde yer alan Gazze’nin 3 önemli alanından biri olan Anthedon Limanı da İsrail’in saldırılarına maruz kaldı. Yüzlerce tarihi eserin yer aldığı Gazze’nin mirasını ortaya koymaya çalışan Refah Müzesi, Han Yunus’taki El-Karara Kültürel Müzesi, 200 yıllık evlere sahip olan Gazze’nin eski kısımları İsrail saldırılarına maruz kaldı. Ayrıca, Filistin Otoritesi Kültür Bakanlığı verilerine göre 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırıları nedeniyle 9 yayın evi ve kütüphane bombalandı. En az 21 kültür merkezi zarar gördü, 20 tarihi bina yıkıldı. Kültürel mirası koruma noktasında çalışmalar yürüten uluslararası bir örgüt olan Heritage for Peace, 7 Ekim’den beri İsrail saldırıları nedeniyle 100’den fazla tarihi eserin tahrip edildiğini beyan etti. Kurumun yayınladığı 43 sayfalık raporda, İsrail’in saldırılarından dini anıtların, kültürel yapıların ve arkeolojik alanların nasıl etkilendiği detaylandırıldı.
Filistin devleti ve Filistinli kimliği
Sonuç olarak İsrail, Filistin’de sadece siviller üzerine soykırım gerçekleştirmiyor. 1948’den beri “devlet” kisvesi altında sistematik biçimde hayata geçirilen yıkımın aynı zamanda Filistin’in ortak mirasına da yansıdığı görülüyor. Diğer bir ifadeyle İsrail, kendisinin kurulmasından daha eski bir tarihe ve kültürel mirasa sahip Filistin yerel halkının ait olduğu hafızayı yok etmek istiyor. Bu anlamda, İsrail kültürel ve tarihi soykırım uygulayarak Filistin devletini ve Filistin kimliğini ortadan kaldırmayı hedefliyor. İsrail, gerçekleri manipüle ederek Filistin direnişini sessizleştirmeye, işgali meşrulaştırmaya ve Filistinlilerin en etkin araçlarından biri olan tarihsel, kültürel ve sanatsal direnişi ortadan kaldırmaya çalışıyor. İsrail’in bu kültürel ve tarihsel soykırımı, Filistinlilerin yaşama haklarının ortadan kaldırılması adına devam eden bir sürece tekabül ediyor. Dolayısıyla İsrail’in Gazze’nin kültürel miras alanlarını kasıtlı olarak hedef alması; Filistin kültürünü, kimliğini ve nihayetinde onların topraktaki varlığını bastırmaya yönelik süregelen çabanın bir parçası olarak görülebilir. Dolayısıyla kendi yerlerinden edilen, miras alanları, tarihi belgeleri yok edilen Filistinlilerin İsrail tarafından kültürel ve tarihsel bir soykırıma maruz kaldıkları ifade edilebilir.
[Dr. Mehmet Rakipoğlu Batman Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Akademik Çalışmalar Koordinatörü, Dimensions for Strategic Studies.]
Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.